Ýngilizce Çeviri Testleri Ana Sayfasý

TEST – 22

1) After years of fighting, the two countries have finally decided to sign a peace treaty.
A) Ýki ülkenin temsilcileri bir antlaþma imzalayarak yýllarca süren barýþ dönemini baþlatmýþ oldular.
B) Yýllarca süren savaþtan sorýra iki ülke, nihayet bir barýþ antlaþmasý imzalamaya karar verdiler.
C) Yýllarca süren bu savaþ, Ýki ülkenin nihayet anlaþmasý ve bir barýþ yapmasý ile sonuçlanmýþtýr.
D) Savaþýn yýllarca sürmesi sonucu, iki ülke bir antlaþma imzalamayi kabul ettiler.
E) Ýki ülkenin imzaladýðý barýþ antlaþmasýyla senelerce süren bu savaþ sona erdi.

2) In developed countries, social security has been a major issue since the beginning of this century.
A) Bu yüzyýlýn baþýndan itibaren, geliþmiþ ülkelerin en baþtaki sorunu sosyal güvenliktir.
B) Bu yüzyýlýn baþlarýnda, geliþmiþ ülkelerde ciddi bir sorun olarak sosyal güvenlik konusu üzerinde çok tartýþýlmýþtýr.
C) Geliþmiþ ülkelerdeki sosyal güvenlik uygulamasý, bu yüzyýlýn baþlarýnda görülen en önemli olaydýr.
D) Geliþmiþ ülkelerde, sosyal güvenlik, bu yüzyýhn baþlarýndan beri önemli bir konu olmuþtur.
E) Bu yüzyýlýn baþýnda, sosyal güvenliðin geliþmiþ ülkelerde görülen önemli bir sorun olduðu kabul edilmiþtir.

3) For the report submitted to the Minister, by the end of this fiscal year inflation will have been pulled down considerably.
A) Bakana sunulan rapordan elde edilen bilgilere göre, enflasyonun, bütçe yýlý sonuna kadar kýsmen aþaðý çekileceði anlaþýlýyor.
B) Bakana sunulan bir raporda enflasyonun, bu yýl sonuna kadar tamamen durdurulacaðý belirtiliyor.
C) Bakana sunulan rapora göre, bu mali yil sonuna kadar enflasyon önemli derecede aþaðýya çekilmiþ olacak.
D) Bakana sunulan raporda da belirtildiði üzere, bu mali yýl sonu itibariyle enflasyon tamamen ortadan kalkmýþ olacak.
E) Bakana sunulan rapordan anlaþýldýðýna göre, enflasyon, bu mali yýl sonunda bir sorun olmaktan çýkacak.

4) My enjoyment of life can only attribute to my insatiable love for adventure, to the desire to accomplish dangerous enterprises.
A) Yaþamaktan hoþlanmamý yalnýzca doymak bilmez macera aþkýma, tehlikeli iþler baþarma arzusuna yorabilirim.
B) Beni hayata baðlayan tek bir sey var; sonsuz bir macera aþký, tehlikeye atýlma isteðidir.
C) Hala yaþamak istiyorsam, bunun nedeni maceraya doymamýþ olmam, tehlikeli iþler yapma isteðimin kaybolmamýþ olmasýdýr.
D) Benim için önemli olan yalnýz macera aþký, tehlikeli iþler baþarma isteði deðil, ayný zamanda hayatýn tadýný çýkarmaktýr.
E) Macera aþkým, heyecan verici þeyler yapma isteðim sona ermediði müddetçe hayat benim için eðlencelidir.

5) It is pointed out in the report that the greatest danger threatening the future of farming is soil erosion.
A) Raporda belirtildiðine gore, toprak erozyonu tarýmýn geleceðini etkileyen en önemli tehlikelerden biridir.
B) Tarýmýn geleceði bakýmýndan, en büyük tehlikenin toprak erozyonu olduðu konusu raporda yeterince vurgulanmýþtýr.
C) Raporda da ifade edildiði gibi, toprak erozyonu tarýmýn geleceði için en önemli tehlikedir.
D) Tarýmýn geleceði için en önemli tehlikenin toprak erozyonu olduðu gerçeði raporda anlatýlmamaktadýr.
E) Tarýmýn geleceðini tehdit eden en büyük tehlikenin toprak erozyonu olduðu raporda vurgulanmaktadýr.

6) The greatest failure of many rich countries has been to leave their future economies to chance.
A) Pek çok zengin ülkenin ekonomisi, gelecek için hazýrlýksýz yakalanarak büyük sarsýntý geçirmiþtir.
B) Pek çok ülke, hatalann en büyüðünü iþleyerek ekonomilerini geleceðe hazýrlamayý ihmal etmiþtir.
C) Çoðu zengin ülkenin en büyük baþarýsýzlýðý, gelecekteki ekonomilerini þansa býrakmalarý olmuþtur.
D) Zengin ülkelerin çoðunun en büyük hatasý, ekonomilerini geleceðe hazýrlamamak olmuþtur.
E) Ekonomilerini geleceðe hazýrlamayan ülkeler, zengin olma þansýný kaçýrmaktadýrlar.

7) Even big companies that cannot reuse their waste products are learning to minimize the effect they have on the environment.
A) Atýklarýný satma yolu bulamayan büyük þirketler de onlardan çevreye en az zarar verecek þekilde kurtulmayi öðrenýyor.
B) Atýklarýný yeniden kullanamayan büyük þirketler bile, onlarýn çevre üzerindeki etkisini en aza indirmeyi öðreniyor.
C) Atýklarý kullanýlamayan büyük kuruluþlar da çevreye verdikleri zararý en aza indirmeyi öðrenmektedirler.
D) Atýklardan kurtulamayan büyük þirketler de hiç deðilse çevreye verecekleri zararý azaltmayý öðreniyor.
E) Atýklarýný yok edemeyen büyük þirketler de onlarý çevreye en az zarar verecek þekilde kullanmayý öðreniyor.

8) In contrast, many Northern European countries have made great strides in child care.
A) Aksine, çok sayýda Kuzey Avrupa ülkesi çocuk bakýmýnda büyük adýmlar atmýþtýr.
B) Çoðu Kuzey Avrupa ülkesinin tersine, çocuk bakýmýnnda önemli geliþmeler kaydettik..
C) Aksine, çoðu Kuzey Avrupa ülkesi çocuk bakimmda büyük zorluklarla karþýlaþmýþtýr. .
D) Öte yandan, Kuzey Avrupa ülkelerinin çoðu çocuk bakýmýnda büyük ölçüde gerilemiþtir.
E) Öte yandan, Kuzey Avrupa ülkelerinin çoðunda çocuk bakýmý önemli sorunlarýn kaynaðý olmuþtur.

9) The greatest failure of many rich countries has been to leave their future economies to chance.
A) Ekonomilerini geleceðe hazýrlamayan ülkeler, zengin olma þansýný kaçýrmýþlar demektir.
B) Pek çok zengin ülkenin ekonomisi, gelecek için hazýrlýksýz yakalanarak büyük sarsýntý geçirmiþtir.
C) Çoðu zengin ülkenin en büyük baþansýzlýðý, gelecekteki ekonomilerini þansa býrakmalarý olmuþtur.
D) Pek çok ülke, hatalarýn en büyüðünü iþleyerek ekonomilerini geleceðe hazýrlamayý ihmal etmiþtir:
E) Zengin ülkelerin en büyük hatasý, ekonomilerini geleceðe hazýrlamamak olmuþtur.

10) No matter what anyone says, I shall give Josephina the punishment she deserves.
A) Herkesin dediði gibi, Josephina benden hak ettiði cezayý alacak.
B) Josephina'ya hak ettiði cezayý vereceðimden hiç kimsenin þüphesi olmasýn.
C) Kim ne derse desin, Josephina'ya hak ettiði cezayý vereceðim.
D) Josephina'ya hak ettiði cezayý vermeyeceðimi hiç kimse söyleyemez.
E) Herkes haksýz bulsa da Josephina'ya hakkettiði cezayý vereceðim.

11) One other problem affecting the project is the shortage of skilled workforce in the area.
A) Projeyi etkileyen bir diðer sorun, bölgedeki nitelikli iþgücü yetersizliðidir.
B) Bölgede projeyi olumsuz yönde etkileyen bir diðer sorun, nitelikli iþgücünün yokluðudur.
C) Bölgede nitelikli iþgücü bulunmayýþý, projeyi etkileyen bir diðer sorundur.
D) Bölgede nitelikli iþgücünün bulunmamasý.projeyi olumsuz olarak etkileyen ayrý bir sorundur.
E) Nitelikli iþgücü yetersizliði, bölgeyle ilgili projeyi etkileyen diðer sorunlardan biridir.

12) Anyone who commits a crime anywhere in the city nowadays becomes known to everyone the very next day through media.
A) Suç iþleyen herhangi bir kimse medya tarafýndan bir sonraki gün herkese teþhir edilir.
B) Þehrin neresinde olursa olsun, bugünlerde herhangi bir kimsenin iþlediði bir suç medya tarafýndan bilinir.
C) Þehrin herhangi bir yerinde suç iþleyen biri, günümüzde, medya sayesinde hemen ertesi gün herkes tarafýndan tanýnýyor.
D) Þehrin deðiþik yerlerinde cinayet iþleyen herhangi biri ertesi gün gazetelerde yer alýyor.
E) Bugünlerde þehirde suç iþleyen herhangi bir kimse bir sonraki gün gazetelerde teþhir ediliyor.

13) The people who are most difficult to understand are often members of one's own parents.
A) Kiþinin kendi ebeveyni, çoðu zaman en anlaþýlmaz insanlar oluyor.
B) Kendi ebeveynini, bile anlamayan insanlarý anlamak son derece zordur.
C) Anlaþýlmalarý en zor olan kimseler, çoðu kere kendinin ebeveynidir.
D) Ebeveyleri, anlamak çoðu kez son derece zordur.
E) Anlaþýlmalarý oldukça zor olan kiþiler, çoðu kez ayný ailenin fertleridir.

14) Adults act as intermediaries between children and the wider society and so children learn to see society in the way adults do.
A) Yetiþkinlerin toplumda oynadýklarý roller çocuklarý da etkiler,bu nedenle çocuklarýn yetiþkinlerden öðrenecekleri çok þeyler vardýr denilebilir..
B) Yetiþkinler gibi çocuklann da toplumdan öðrenecekleri þeyler vardýr, bu yönden aralarýnda benzerlik söz konusudur.
C) Çocuklar da toplumda yetiþkinler gibi roller yüklendiklerinden, cocuklarýn da toplumu yetiþkinler gibi görmesi doðal sayýlabilir.
D) Yetiþkinler, çocuklarla toplumun daha geniþ kesimi arasýnda köprü görevi yaparlar, ve böylece çocuklar toplumu yetiþkinler gibi görmeyi öðrenirler.
E) Çocuklar toplumda yetiþkinlerin rolünü yüklendiklerinde yetiþkinlerin de onlardan birtakým þeyler öðrenirler.

15) Even though the classless society is still a myth, the distinctions and barriers between classes are fewer in the United States than in many more countries in the world.
A) Sýnýfsýz toplumun halen hayal olmasý dýþýnda Amerika'da sýnýflar arasýnda fark ve engeller dünyadaki birçok ülkeden daha azdýr.
B) Sýnýfsýz toplumun halen bir hayal olmasina karþýn Amerika'da sýnýflar arasýndaki fark ve engeller dünyadaki birçok ülkeden daha azdýr.
C) Sýnýfsýz toplumlar olmasýna ragmen sýnýflar arasindaki farklar Amerika'da dünyanýn birçok ülkesine gore daha azdýr.
D) Toplumsal sýnýflar arasmda var olan farklar Amerika'da dünyanýn diðer ülkelerine gore daha azdýr.
E) Toplumsal sýnýflar arasindaki farklar diðer ülkelere kýyasla Amerika'da daha azdýr.

16) To understand what the new employment policy involves, allow us to discuss the matter at the board meeting.
A) Yeni iþçi alýmýnda izlenecek yolu belirlemek icin konuyu kurul toplantýsýnda ele alalým.
B) Yeni çalýþma politikasýný deðerlendirmek amacýyla, konuyu toplantýda bir kez daha görüþelim.
C) Toplantýda, yeni çalýþma yöntemlerini tespit etmek amacýyla bir tartýþma açalým.
D) Yeni istihdam politikasýnýn neler içerdiðini anlamak için, konuyu kurul toplantýsýnda tartýþalým.
E) Yeni iþçi alýmý ile ilgili olarak yapýlacaklarý anlamak için konuyu kurulda tartýþmaya açalým.

17) Under no circumstances should repairs be undertaken by unauthorized personnel.
A) Onarýmlar hiçbir zaman yetkisiz kimseler tarafmdan yapýlmamalýdýr.
B) Onarým koþullarý için her daim yetkili personele danýþmalýdýr.
C) Hiçbir durumda onarým yapacak personelin yetkisi kisitlanmamalidir.
D) Yetkisiz personel hiçbir zaman onarýmlarda görevlendirilmemelidir.
E) Onarýmlarda görevlendirilen personele yetki verilmelidir.

18) In recent years, thousands of scientists from all over the world have taken part in a multi-purpose study of the arctic areas.
A) Son yýllarda, dunyanýn her tarafýndan binlerce bilim adami, kutup bölgeleri ile ilgili çok amaçlý bir araþtýrmada yer almýþtýr.
B) Son yýllarda kutuplarla ilgili olarak yürütülen ve çeþitli amaçlarý içeren bir araþtýrmaya, dünyanýn her tarafýndan binlerce bilim adamý katýldý.
C) Dünyanýn her tarafýndan gelen binlerce bilim adamý, kutup bölgelerine yönelik olarak son yýllarda yapýlan geniþ bir araþtýrmada görev almýþtýr.
D) Kutuplarýn çeþitli yönlerden araþtýrýlmasý için son yýllarda dünyanýn her tarafýndan binlerce bilim adamýna görev verilmiþtir.
E) Kutup bölgelerinde çok yönlü bir araþtýrma yapmak için son yýllarda dünyanýn çeþitli yerlerinden binlerce bilim adamý baþvuruda bulunmuþtur.

19) We can't deny the fact that the inventions and discoveries of twentieth century have altered the structure of our society a great deal.
A) Yirminci yuzyilýn toplum yapýsý inkar edilemeyecek þekilde buluþ ve keþifleri deðiþtirmiþtir.
B) Yirminci yüzyýlýn buluþ ve icatlarinýn toplumumuzun yapýsýný büyük ölçüde deðiþtirdiði gerçeðini inkar edemeyiz.
C) Yirminci yüzyýlýn buluþ ve keþifleri toplumumuzu büyük ölçüde deðiþtirmiþtir.
D) Yirminci yüzyýlýn buluþlarýnýn toplumda deðiþtirildiði gerçeðini büyük ölçüde inkar edemeyiz.
E) Buluþ ve yeni icatlarýn yirminci yüzyýlda toplumda deðiþiklik yarattýðýný görmezlikten gelemeyiz.

20) The guest speaker maintains that science has altered the way we think about the structure of the universe.
A) Konuk konuþmacýya göre, bilim sayesinde evrenin boyutlan ile ilgili görüþlerimiz temelden deðiþmiþtir.
B) Konuk konuþmacý, bilimin, evrene bakýþ açýmýzý tamamen deðiþtirdiðini ileri sürdü.
C) Evrenle ilgili düþüncelerimiz, konuk konuþmacýnýn da belirttiði gibi, bilimin etkisiyle büyük deðiþikliðe uðramýþtýr.
D) Evrenin þekli hakkýndaki düþüncelerimizin bilimle deðiþtiðini, konuk konuþmacý vurguladý.
E) Konuk konuþmacý, bilimin, evrenin yapýsýna iliþkin düþünme biçiminizi deðiþtirdiðini ileri sürmektedir.

21) Obviously, each country ought to be entitled to know the source and size of foreign investments so as to protect its own security.
A) Her ülke, kendi güvenliðini sürdürebilmek için, yabancý yatýrýmlarýn kaynak ve amaçlanný açýkça bilmek zorundadýr.
B) Açýkça, her ülke, kendi güvenliðini korumak için, yabancý yatýrýmlarýn kaynaðýný ve miktarýný bilme hakkýna sahip olmalýdýr.
C) Yabancý yatýrýmlarýn kaynaðý ve kapsamý, güvenlik nedeniyle her ülke tarafmdan açýkça bilinmelidir.
D) Kendi güvenliðini korumak amacýyla, her ülke, yabancý yatýrýmlarýn kaynaðýný ve miktarýný araþtýrmak zorundadýr.
E) Her ülke, kendi güvenliðini pekiþtirme amacýyla, yabancý yatýrýmlarm kaynaðýný ve hedeflerini açýkça belirlemek zorundadýr.

22) Whether or not these programs were successful was the subject of a major debate.
A) Bu programlarýn ne derece geçerli olduðu hususu tartýþma konusuydu.
B) Bu programlarýn baþarýlý olup olmadýðý, önemli bir tartýþma konusuydu.
C) Bu programlarýn baþarýsý, büyük bir tartýþmanýn konusunu oluþturuyordu.
D) Bu programlarla nasýl bir baþarýya ulaþýlacaðý konusu, büyük bir tartýþmaya yol açtý.
E) Bu programlarýn baþarýlý bir þekilde uygulanýp uygulanmadýðý konusu üst düzeyde tartýþýldý.

23) Unless the nations act decisively to change the current trends, humanity is expected to face a foreseeable crisis.
A) Uluslar günümüzdeki eðilimleri deðiþtirmek için kararlý davranmazlarsa insanlýðýn olasý bir bunalýmla karþý karþýya kalmasý beklenebilir.
B) Uluslarýn olasý bunalýmlarý kararlý bir biçimde kestirmesi insanlýðý umutsuzluklardan kurtarabilir.
C) Ýnsanlýk kararlý davranmadýkça yaygýn eðilimleri önleme olanaðý bulunmayacaktýr.
D) Ýnsanlýðýn bunalým beklentisi olmadýkça kararlý davranýþlara gerek olmayacaðý açýktýr.
E) Ýnsanlýðýn beklentileri ve olasý bunalýmlar arasýndaki çatýþma uluslarý kararlý davranmaya þevkedecektir.

24) It is anticipated that the Community is going to take three years to produce its report.
A) Komisyonun raporu için üç yýla gereksinim olduðu bildiriliyor.
B) Komisyonun beklediði rapor üç yýl içinde hazýrlanabilir.
C) Topluluðun raporunu hazirlamasinin üç yýl sürmesi beklenmektedir.
D) Rapor, Topluluk ile ilgili beklentileri üç yýllýk bir sürede gerçekleþtirebilecek biçimde deðerlendiriyor.
E) Raporun üç yýl içinde gerçekleþmesi Topluluðu zor durumda býrakabilir.

25) Whatever measures the government might take to encourage economic growth, there is bound to be opposition in some quarters.
A) Ýktisadi büyümeyi saðlayabilmek için Hükümet tarafýndan alýnan kararlar, muhalefetin tepkisini çekti.
B) Bazý çevrelerin muhalefetine raðmen,Hükümet iktisadi büyümeyi hýzlandýrmak için bir dizi önlem aldý.
C) Ýktisadi büyümeyi teþvik için Hükümet hangi önlemleri alýrsa alsýn, bazý çevrelerin muhalefet edeceði kesindir.
D) Hükümetin uygulamaya koyduðu.kararlar bir yandan iktisadi büyümeyi artýnrken diðer yandan muhalefetin tepki göstermesine yol açtý.
E) Ýktisadi büyüme için Hükümetin aldýðý çeþitli önlemler, bazý çevrelerin muhalefeti ile karþýlaþtý.

Menu

Çeviri Formlarý

Çevirmenlik baþvurusu

Copyright © Designed by ingilizce çeviri sitemap