Ýngilizce Çeviri Testleri Ana Sayfasý
TEST – 11
1) . A new student feels lonely at first.
A) Yeni öðrenciler ilk baþta kendilerini yalnýz hissederler.
B) Yalnýzlýk okula ilk defa gelen öðrencilerce hissedilir.
C) Yalnýz bir öðrenci kendini mutsuz hisseder.
D) Yeni bir öðrenci baþlangýçta kendini yalnýz hisseder.
E) Kendini yalnýz hissedenler yeni öðrencilerdir.
2) . Most metals conduct heat better than wood.
A) Çoðu metaller ýsýyý tahtadan daha iyi geçirir.
B) Metallerin bir kýsmý ýsýyý tahtadan iyi geçirir.
C) Tahtalar metallerden daha iyi geçirgendir.
D) Çoðu metaller tahta kadar iyi iletkendir.
E) Tahtalar çoðu zaman metallerden daha iyi ýsý geçirir.
3) . Neil Armstrong walked on the moon first.
A) Neil Armstrong ayda ilk yürüyen kiþidir.
B) Neil Armstrong önce ayda yürüdü.
C) Neil Armstrong ayda önce yürüdü
D) Önce ayda Neil Armstrong yürüdü.
E) Önce ayda yürüyen kiþi Neil Armstrong'dur.
4) . Ice melts in hot water.
A) Buz sýcak suda eriyor.
B) Buz sýcak suda erir.
C) Buz sýcakta erir.
D) Buz sýcakta erirmiþ
E) Buz sýcak suda erirmiþ.
5) . The school is closing an hour later than usual tomorrow
A) Okulu yarýn bir saat geç tatü etmeyi düþünüyoruz.
B) Yarýn okul kapanma saati bir saat ileriye alýndý.
C) Yarýn okul her zamankinden bir saat geç kapanacak
D) Okul yarýn bir saat geç kapanacak
E) Yarýndan itibaren okul bir saat geç kapanacak
6) . Academic attainment was measured by the degree of success in the requisite tests and examinations of the students' own faculties.
A) Öðrencinin kendi yeteneklerinin ölçüldüðü zorunlu test ve sýnavlar onun akademik baþarýsýný belirlemeye yarar.
B) Akademik baþarý, öðrencinin kendi yeteneklerinin ölçüldüðü zorunlu test ve sýnavlardaki baþarý derecesiyle ölçülürdü.
C) Akademik baþarý için öðrencinin zorunlu test ve sýnavlarý baþarý ile vermesi gerekir.
D) Öðrenci kendi yeteneklerinin ölçüldüðü zorunlu test ve sýnavlarda akademik baþarýsýnýn yetenekleriyle uyumunu anlar.
E) Öðrencinin yeteneklerinin ölçüldüðü zorunlu akademik test ve sýnavlar öðrencinin baþarý derecesiyle ölçülür.
7) . It is clear that English is necessary for the majority of students for many purposes apart from reading textbooks.
A) Ýngilizce'nin öðrencilerin çoðu için ders kitaplarýý okumanýn dýþýnda pek çok amaç için gerekli olduðu açýktýr.
B) Ýngilizce ders kitaplarý okumanýn pek çok amacý vardýr.
C) Ders kitaplarý okumanýn dýþýnda da Ýngilizce'nin öðrenciler için gerekli olduðu açýktýr.
D) Açýk olan þudur ki, Ýngilizce, ders kitaplarý okumanýn dýþýnda da çok yararlýdýr.
E) Yararlý olan Ýngilizce’nin ders kitaplarýnýn dýþýnda da kullanýlmasýdýr.
8) . An observer will not see a rainbow unless there are drops of water suspended in the air.
A) Gökkuþaðý, havada kalmýþ su damlacýklarý yoksa gözlemciler tarafýndan görülemez.
B) Havada asýlý kalmýþ su damlacýklarý gökkuþaðýnýn görülmesini saðlar.
C) Bir gözlemci, havadaki su damlacýklarý sayesinde gökkuþaðýný görebilir.
D) Bir gözlemcinin gökkuþaðýný görmek için havadaki su damlacýklarýnýn yardýmýna ihtiyacý vardýr.
E) Bir gözlemci, havada asýlý kalmýþ su damlacýklarý yoksa gökkuþaðý göremez.
9) . In August 1941, determined that her son would have piano lessons, Linda took to the fields to pick beans.
A) 1941 yIýlýnýn Aðustosunda, Linda oðlunun piyano dersi vermesinde kararlý bir biçimde fasulye tarlalarý satýn aldý.
B) 1941 yýlýnýn Aðustosunda, Linda oðluna piyano almak için fasulyeleri tarlalara taþýdý.
C) 1941 yýlýnýn Aðustosunda, Linda oðluna piyano dersi aldýrtmakta kararlý olarak fasulye toplamak üzere tarlalarýn yolunu tuttu,
D) Aðustos 1941 'de Linda tarlalarda fasulye toplayarak para kazanmaya karar verip oðluna piyano dersi aldýrmak
istedi.
E) 1941 Aðustosunda Linda oðluna piyano dersleri aldýrmaya karar vererek tarla satýn aldý ve fasulye toplamaya baþladý.
10) . You can make analyses by making changes in the program.
A) Analizler yapmak istiyorsanýz programda deðiþiklik yapmalýsýýnýz.
B) Programdaki deðiþiklikleri yapmak için analiz gereklidir.
C) Programdaki deðiþiklikler için analiz gerekli olabilir.
D) Programda deðiþiklik yaparak analizler yapabilirsiniz.
E) Programlarda deðiþiklik yaparak analiz yapabilirsiniz.
11) . Microwave cooking of vegetables preserves nutritious materials such as vitamin C much better than boiling them in water.
A) Sebzelerin küçük dalgalarla piþirilmesindense suda haþlanmalarý C vitaminini arttýrýr.
B) Sebzelerin mikrodalga ile piþirilmesi C vitamini gibi besin maddelerini suda haþlanmaktan daha iyi korur.
C) Mikrodalga C vitaminli besleyici maddeleri suda haþlamaktan daha iyi piþirir.
D) Sebzelerden C vitamini ihtiyacýný mikrodalga ile piþirerek karþýlarýz.
E) Suda haþlayacak yerde C vitaminli sebzeleri mikrodalga ile piþirerek daha iyi koruruz.
12) . The more he attempted to overcome his shyness, the more overwhelmed he felt.
A) Utangaçlýðý, kendisini yenmek için gösterdiði çabalarýn iþe yaramadýðýný hissetmesine neden oldu.
B) Utangaçlýðýný yenmek için ne kadar çabaladýysa kendisini o kadar yenik hissetti.
C) Utangaçlýðýný yenmek için ne kadar çabaladýysa da beceremedi.
D) Utancýný daha fazla yendikçe kendisini zafer kazanmýþ gibi düþündü.
E) Daha fazla utangaçlýðýn sonucu olarak kendisini daha da yenilmiþ hissetti.
13) . For years, former advertising executive John Feight had spent evenings and weekends painting pictures.
A) Reklamcý John Feight gece ve hafta sonlarýný yýllardýr resim yaparak geçiriyor.
B) Yýllarca, eski reklam müdürü John Feight gecelerini ve hafta sonlarýný resime ayýrmýþtý.
C) Eski reklam müdürü John Feight uzun yýllar gecelerini ve hafta sonlarýný yaðlý boya resim yaparak geçirmiþti.
D) Eski reklam müdürü John Feight, yýllarca, gece gündüz demeden boyayla uðraþtý.
E) Yýllardýr, reklamcý John Feight gecelerini ve hafta sonlarýný boyalarla uðraþarak geçiriyor.
14) . Every mother gazes in wonderment at the marvel that she has given birth to.
A) Her anne doðurduðu o harika þeye bakarak hayranlýk duyar.
B) Her anne doðurduðu çocuða bakmakla yükümlüdür.
C) Annelerin hepsine çocuk doðurduklarý için hayranlýkla bakýlýr.
D) Her anne doðurduðu o harika þeyi hayran hayran seyreder.
E) Annelerin hepsine doðurduklarý þey harika gelir.
15) . A frequency changer is a machine designed to receive power at one.frequency and deliver it at another frequency.
A) Frekans deðiþtirici, bir frekansta güç almak ve bunu bir baþka frekansa aktarmak için tasarlanmýþ olan bir makinadýr.
B) Frekansta güç almak için tasarlanmýþ bir makina olan frekans deðiþtirici baþka frekansa güç aktarmak için tasarlanmýþtýr.
C) Baþka frekansa güç aktarmak için tasarlanmýþ güç deðiþtiricisi frekans deðiþtirici diye bilinir.
D) Güç almak ve aktarmak için tasarlanmýþ makinaya frekans deðiþtiricisi denir.
E) Frekans deðiþtirici makinalar bir frekanstan güç alarak bunu baþka frekanslara aklanlar.
16) . A stethoscope is an instrument for studying sound generated inside the human body.
A) Hastalarýn içinden gelen sesleri dinlemek için stetoskop'a ihtiyaç vardýr.
B) Stetoskop, insan vücudunda oluþan sesleri incelemek için kullanýlan bir alettir.
C) Organlarýmýzdaki hastalýklardan kaynaklanan sesleri stetoskop aracýlýðý ile duyabiliriz.
D) Stetoskop hastalarýn organlarýndan gelen deðiþik sesleri duymamýza yardým eder.
E) Eðer organlarýnýzýn sesini duymak istiyorsanýz stetoskop kullanmalýsýnýz.
17) . Each family of bees makes up one colony or group, and each group inhabits a hive.
A) Her arý ailesi bir koloni veya grup oluþturur ve her grup da bir kovanda yaþar.
B) Kovanlarda yaþayan arýlar kendi ailelerini kurarlar ve koloniler oluþturulan
C) Koloniler oluþturmak için kovanlarda yaþayan arýlarýn herbirinin kendi ailesi vardýr.
D) Herbir arý ailesi koloniler halinde kovanda yaþamayý tercih ederler.
E) Koloniler ve gruplar halinde yaþayan arý aileleri hep birlikte kovanlarý yaparlar.
18) . An orbit in which the satellite travels round the earth once every 24 hours is known as a stationary orbit.
A) 24 saatte bir dünyanýn çevresini dolaþan uydu sabit yörünge olarak bilinir.
B) Uydunun her 24 saatte bir dünyanýn çevresini dolaþtýðý yörünge sabit yörünge olarak bilinir.
C) Sabit yörünge olarak bilinen uydu dünyanýn çevresini 24 saatte bir dolaþýr.
D) Uydu dünyanýn çevresini 24 saatte bir dolaþýr ve buna sabit yörünge denir.
E) Uydunun sabit yörüngenin çevresini 24 saatte dolaþtýðý dünyaca bilinir.
19) . Sanki uzmanmýþ gibi konuþuyorsun.
A) You wouldn't talk to him if he were not an expert.
B) Unless he is an expert, you don't talk to him.
C) You are talking as if you were an expert.
D) You are talking to her as if she were an expert.
E) Although she is not an expert, you're talking to her.
20) . Very few events can be more frightful than a nuclear war.
A) Nükleer savaþtan daha ürkütücü pek az olay var.
B) Pek az olay bir nükleer savaþtan daha ürkütücü olabilir.
C) Var olan olaylardan daha ürkütücü olaný nükleer savaþtýr.
D) Nükleer savaþtan daha ürkütücü olan þeyler de vardýr.
E) Var olan pekçok þey nükleer savaþtan daha da ürkütücüdür.
21) . Elements are chemical substances that cannot be broken down into anything simpler by chemical means.
A) Kimyasal maddeler olan elementler daha basit þeylere bölünemeyen kimyasal maddelerdir.
B) Basit þeylere bölünemeyen kimyasal maddeler elementlerdir,
C) Kimyasal yollarla daha basit elementlere bölünemeyen þeylere element denir.
D) Elementler, kimyasal yollarla daha basit þeylere bölünemeyen kimyasal maddelerdir.
E) Elementler, daha basit þeylere kimyasal yollarla bölünemezler ve bunlar kimyasal maddelerdir.
22) . Manufacturers often spend large sums of money on advertisements.
A) Ýmalatçýlar sýkça reklama büyük miktarlarda para harcarlar.
B) Ýmalatçýlarýn büyük miktarlarda harcadýklarý para reklam içindir.
C) Reklam için imalatçýlar sýkça büyük miktarda para harcarlar.
D) Para, imalatçýlarýn sýkça reklam için büyük miktarlarda harcadýklarý þeydir.
E) Büyük miktarda imalatçýlar reklam için para harcarlar.
23) . Many students become members of academic societies and sports clubs at universities and take part in their activities.
A) Öðrencilerin birçoðu üniversitedeki etkinliklere katýlmak için akademik topluluklarýna ve spor klübüne üye olurlar,
B) Üniversitelerdeki etkinliklere katýlmak için öðrencilerin hemen hemen hepsi onlarýn akademik topluluklarýna ve spor klüplerine üye olurlar,
C) Pekçok öðrenci, üniversitelerin akademik topluluklarýna ve spor klüplerine üye olurlar ve onlarýn etkinliklerine katýlýrlar,
D) Pekçok öðrenci, üniversite spor klüplerine üye olurlar ve onlarýn etkinliklerine katýlýrlar,
E) Etkinliklerine katýlmak için pekçok öðrenci üniversitelerin akademik topluluklarýna ve spor klüplerine üye olurlar,
24) . The research covers all the area it has aimed to and is an exemplary piece of work.
A) Araþtýrma, arzulanan bütün araziyi kapsamýþtýr.ve örnek bir çalýþmadýr,
B) Araþtýrma kapsanan araziyi bütünüyle incelemiþtir ve örneklerle bezenmiþtir.
C) Bu araþtýrma bütün konularda örnekler vererek iyi bir amaç doðrultusunda oluþturulmuþtur.
D) Bu araþtýrma amaçladýðý bütün konularý kapsamaktadýr ve örnek bir çalýþmadýr,
E) Bu araþtýrmayla örnek bir çalýþma yapýlmýþtýr ve bütün konular kapanmýþtýr.
25) . Two electrons rotating in opposite directions pull each other just as two magnets with opposite poles do.
A) Zýt yönde dönen iki elektron, karþýt kutuplu iki mýknatýs gibi birbirini çeker.
B) Ayný yönde dönen elektronlar, iki mýknatýs gibi birbirini çeker.
C) Zýt yönde dönen elektronlar, mýknatýs gibi birbirlerini iter.
D) Ayný yönde dönen iki elektron, karþýt kutuplu iki mýknatýs gibi birbirini çeker.
E) Zýt yönde dönen iki elektron, karþýt kutuplu iki mýknatýs gibi birbirini iter.